Bir Endüstriyel Miras: Kuzey Ege Yağhaneleri
2.000,00 TL
Bir Endüstriel Miras: Kuzey Ege Yağhaneleri
ISBN: 9786258056969
Yazar: Kamil Fırat
Cilt tipi: Karton Kapak
Zeytin’e dair hatırladığım ilk anım; babamın beni bir zeytin kasasının üzerine çıkarıp, taştan gelen hamuru, çuvala yaydırmayı öğretmeye çalışmasıydı. Zeytin çekirdeklerinin küçük parmaklarımda bıraktığı hissi hiç unutmadım.
O zeytin kasasının üzerinde tanıştığım ve bütün hayatımın akışını şekillendiren zeytinin, bizim ailemize bahşedildiğini düşünür ve şükran duyarım.
Bizim ailemiz Girit’ten mübadele ile gelenlerden. Bazı coğrafyalar bazı bitkilerle anlır. Bütün Ege coğrafyası gibi, onun bir parçası olan Girit’te de zeytin hayatın vazgeçilmezlerindendi. Ailemiz Türkiye’ye geldiğinde zeytine dair bilgi ve tutkuyla gelmişti. O tutku, babamın Küçükkuyu’da evlerinin karşısında yer alan ve mübadelede buraları terk etmek zorunda kalan Rum Çakiraki’den kalan fabrikaya bakarak hayaller kurmasıyla başka bir yola girmişti. Buharla çalışan ve taştan yapılmış zeytinyağı fabrikası, kimbilir kaç kişinin de düşlerini süslüyordu. Babamın düşleri
27 yaşında gerçeğe dönüşür.
Bu bina sonra benim hem oyun alanım hem de benim düşlerimin ilhamı olmuştu. Kemerli tahta sokak kapısından girdiğinde karşılayan taş döşeme yol, bir kişinin kaldıramayacağı kadar büyük köşe taşlı duvarlarındaki yerlere uzanan sarmaşıklar, sola dönünce altı küplerle dolu yağ depolama odaları, üst katlar işçi yatanakhaneleri.. Kapının sağından girince açılan karşılama odasının yanından çıkan merdivenler ile misafir yatak odaları… Ve iki katlı Taş Fabrikanın bitimindeki devasa fabrika bacası. Çocukluğumuzda zihnimize kazınan hiçbir şey bizi terk etmemiştir. Hep yol arkadaşı olmuştur.
Üniversite yıllarımda Aydın’dan zeytin hasat döneminde geçerken gördüğüm zeytinyağı fabrikalarının bacalarının görüntüsü ile pirina kokusu birbirinin içine girdiğinde, burnumun direği sızlar gözümden yaşlar süzülürdü.
Ruhumun derinliklerinde bir tutkuya dönüşen zeytinin hasat zamanlarında en azından bir ay, mutlaka Küçükkuyu’da babamın yanında kalırdım. Pres bastıkça üst üste konan çuvallardan akan zeytinyağını görmek, anlatılmaz bir duyguydu. Bu yüzden liseden itibaren her yıl eve “sarı zarf” içinde devamsızlık yazıları gelirdi.
Böyle bir çocukluk ve gençlik geçiren birinin kaderi çizilmiş demektir.
Benim de kaderimde zeytin ve zeytinyağı üretmek vardı.
Diğer taraftan ise; rakamların sembolik (semboliğine de inanırıım) anlamlar taşıdığına da inanırım. Benim için bu rakam; 33’tür. Dedem Mithat As 1333 doğumlu askeriyeyi bırakıp Küçükkuyu’ya dönüşü aile zanaatine devamı 33 yaşında. Ben, babam 33 yaşında iken doğuyorum ve benim Mehmet Betil ile Mavras Fabrikasını kurmam 33 yaşımda gerçekleşiyor.
Evet… 33 yaşımda Mehmet Betil ile fabrikayı kurduk.
Mehmet Betil’in zeytinyağı ile tanışması, yaşamına eski taş zeytinyağı fabrika binalarını sokması ile başlıyor. Sazlıaltı’nda, yaşama mekanı olarak bir zeytinyağı fabrikasını restore ettirip yaşam mekanına dönüştürmesi. Sazlıaltı’nda yer alan eski taş zeytinyağı fabrikasını zorunluluğu olmamasına karşın anıtlar kuruluna tescil ettirmesi , ortağı olduğu Küçükkuyu zeytinyağı fabrikasını zamanın tahribatına maruz kalmaması için tadilatını yaptırması, bölge için kıymeti bilinmeyen büyük çabalardır.
Zeytin ve zeytinyağına olan ortak tutkumuz, bir zeytinyağı markası oluşturma isteğimizi de pekiştirmişti.
Çocukluğumda zeytinyağı üreticilerinin -babam da dahil- hiçbirinin bir marka olma fikri yoktu. Benim için ise zeytinyağı ancak bir marka olunursa anlamlı olurdu. Bu düşünceler çok küçük yaşlardan beri benim zihnimde vardı. Onun için köklerimize uzandım Bizim Girit’te aile adımız Mavrazade, Türkiye’ye geldikten sonra soyadı kanunu ile getirilen zorunluluk ile As alınmasıdır . Bu iki sözcüğü bir araya getirip “Mavras” adını koyduğumda on’lu yaşlarımdaydım.
Mehmet Betil ile kurdugumuz fabrikanın ve ürünlerinin adının “Mavras” olması kaçınılmazdı tabii.
Mavras için zeytin ve zeytinyağı sadece bir bitki ve üretim anlamına gelmez. Mavras için zeytin ve zeytinyağı büyük bir tarih ve kültürdür.
Böyle baktığımız için Adatepe’de pandemi zamanlarında komşumuz Kamil Fırat ile uzun sohbetlerde, eski zeytinyağı fabrikalarından kalanların fotoğraflarını çekmek, o zamanları yaşayan insanların anılarına başvurmamız , tarihe bırakılacak en önemli miras olduğunu düşündüm ve bunun üzerine ne yapmalı sorusu bu kitabın temelini attı.
O fabrikalar bu bölgenin hafızasıdır. Bu kitap en azından o fabrikaların geleceğe taşınmasını sağlayacak, gelecek kuşakların geçmiş zamanlarda buralarda hayat nasılmış sorusuna cevap bulacakları önemli bir belgedir.
MAVRAS adına
Melike As ve Mehmet Betil
Paketleme |
Adet |
---|